Kaşmirin yolculuğu öyle bir serüven ki; bu serüven asırlar öncesine dayanıyor… Kaşmir, yüzyılardır aristokratların, saraylıların, en soylu kesimlerin kıyafetlerini seçtiği çok değerli bir doku olarak günümüze kadar gelmiş çok eski bir gelenek. Bu yazımızda Silk and Cashmere Blog okurlarımız kaşmirin yolculuğundan bahsedeceğiz. Keyifli okumalar… Keşmir Keçilerinin İç Moğolistan'dan Dünya’ya Uzanan Öyküsü Tibet’in dağlık bölgelerinde, Himalaya Dağları’nda ve en çok da İç Moğolistan’da yetişen çok özel bir keçi cinsi Capra Hircus, diğer adı ile Keşmir keçisi. Dağlık bölgedelerde çok yüksek rakımlarda, donma noktasındaki hava soğukları ve çok sert rüzgarlar gibi en şiddetli iklim koşullarında hayatta kalabilmeleri ve soğuğa adapte olabilmeleri için keşmir keçilerinin uzun tüylerinin altında kısacık tüylerden oluşan kadifemsi ve yumuşacık bir yün gelişiyor. Keşmir keçileri bu ikinci tabaka yünleri sayesinde en zorlu hava şartlarında bile hayatta kalabiliyorlar. Bu tüylerden elde edilen kaşmir kıyafetlerin en önemli özelliği soğuğa karşı dayanıklılığı ve bulunduğu hava koşullarına adapte olabilmesidir.
Hava sıcaklığının yükseldiği dönemlerde yüksek bölgelerden aşağıya inen Keşmir keçilerinin yünleri keçilere zarar vermeden çok özel tekniklerle toplanıyor. Sonrasında bu kıymetli yünler konusunda uzman ekipler tarafından özel yöntemlerle ipliğe dönüştürülüyor. Bir keçiden bir yılda en fazla 65- 70 gram arasında kaşmir yünü elde edildiğini düşünürsek; sadece bir tek kaşmir kıyafet elde edebilmek için yaklaşık 7 tane Capra Hircus keçisinin yününe ihtiyaç duyulduğunu söyleyebiliriz.
Yılda sadece bir kez kırkılan Capra Hircus, yani Keşmir keçilerinden elde edilen kaşmiri bu kadar özel ve nadide kılan da bu zahmetli ve uzun yolculuğu aslında... Kaşmir kıyafet ve aksesurlar keşmir keçilerinin bu çok özel yünleri sayesinde, kaliteli bir koyun yününden elde edilen kıyafetlere kıyasla kat kat sıcak tutuyor. Dünyanın En Tutkulu Dokusu Kaşmir tarih boyunda tüm zamanların en kıymetli kumaşlarından biri olarak biliniyor. Günümüzde de kaşmirin değeri aynı kalıyor; kaşmir dünyanın en büyük moda markaları tarafından en değerli dokulardan biri olarak kabul ediliyor. İngilizce’de kaşmir için “fiber for kings” Türkçe’siyle “kralların kumaşı” diye bir benzetme bulunuyor ki, tarihte bir kumaş için böyle özel bir adlandırmaya çok nadir rastlanıyor. Kaşmir asırlar boyunca birçok krallar, soylular, sezarlar ve saray halkı tarafından büyük beğeniyle ve tutkuyla kullanılmış. Kaşmirin Avrupa’daki altın çağını 18. yüzyılda yaşamış olduğu biliniyor. Örneğin, tarihe damga vuran Napolyon’un uğruna şiirler yazdığı büyük aşkı Josephine’e aşkını itiraf ederken kaşmirden bir şal hediye ettiği ve bu sayede onun kalbini kazandığı şeklinde öyküler bulunuyor. Köklü Bir Tarih Macera dolu seyahatleri ile tarihin seyrini değiştiren ünlü kaşif Marco Polo’nun gezi notlarında kaşmire rastanıyor. 13’üncü yüzyılda Moğolistan’ın bazı mağaralarında yaban keçilerinin yünlerinden ve etlerinden yararlanıldığına dair temsili resimlerine rastlanıldığı Marco Polo’nun seyir defterinde bulunuyor. Bu keçilerin İç Moğolistan’da yetişen Capra Hircus yani keşmir keçileri olduğu düşünülüyor.